Nerden Geldik Nereye Gidiyoruz

İnsan maymundan mı geldi, Adem’den mi geliyoruz diye tartışıp dururuz. Kimimiz Din baskını çıkar kimimiz Bilim. Bu tartışma sürer gider de asıl soruyu gözden kaçırıyoruz. İnsan kime demek gerek. Homoların en ileri canlısı olan insanı diğer Homo’lardan ayıran özelliği beyin değildir. Tüm canlılarda beyin vardır. Tek farkımız bizim Frontal lob a sahip olmamızdır. Yani bilinç. Bu kadar teknik bilgiden sonra karın ağrımıza sebep olan yazıya girebiliriz. Velhasıl kelam insan-ı mahlukat dediğimiz şey düşünebilen, akıl yoran bir canlı türüdür. Şu an dünyamızda 7 yada 8 milyar insan olduğuna göre düşünme olayının tavan yapması gerekir diye bekliyoruz. Ama beyin sanki kafalardan sökülmüş gibi. Boş bakan yüzler, görmeyen anlamayan suratlar. Ben bu evrimi 90 ların çocuklarından itibaren gördüğümü söylerim. Bir arkadaşım buna şiddetle itiraz edip kendi jenerasyonunun bizim jenerasyondan ne kadar ilerde, devrim yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu anlatmaya koyuldu. Evrimin dayandığı temel ilke mutasyondur. Ancak mutasyon ilerleme değil bozulma/gerilemedir. Mutasyon sayesinde gövde üzerinde bulunan kafalar artık bowling sahalarında strike olarak kullanımaya müsait duruma gelmiş gözüküyor. Tarih hangimizin haklı olduğunu bizlere gösterecek. Bu sürecin gelişiminde elbette hepimizin etkisi aşikar. Kimse diğerinden daha az suça bulaşmış değildir elbette. Ancak bu çocukların ellerinden kitabı biz alıp illa tabletle – telefonla oynayın demedik. Tiyatro/Sinema gibi sanatlara gitmeyin demedik. Beyin Dolly’de de var. Bi kaç defa CRTL+C yapıldı halen düşünemiyor. Umarım genç jenerasyonların durumu Dolly’den hallice olur. Yoksa haliniz kötü…