Yazar: 19:33 Genel Kafalar

İçimizdeki kumarbazlar

Kumar ;Dünyada hiçbir kimsenin kazanamadığı ama kimsenin vazgeçemediği bir bağımlılık.

Peki bu geçmişte böyle miydi ?

At yarışları ilk  olarak 1900 lerde İzmir’de düzenlendi tabi o zamanlar jokey (binici) olmadığı için İngiltereden at ve jokeyler getirilip yarışlar düzenlendi.Müşterek bahisin (kumarın)kabul edilmesi ve uygulamaya girmesi sonucu ilgi büyüdü. I. Dünya savaşının başlamasıyla at yarışları önemini yitirdi. At meraklısı olan Harbiye Nazın Enver Paşa bu konuya büyük ilgi göstererek İstanbul’da kendi başkanlığında bir “Aslah-ı Nesl-i Feres Cemiyeti (At Neslini Geliştirme Derneği)” kurdu.Enver paşanın desteğiyle Veliefendi çayırı hazineden alınarak bu işe tahsis edildi. Hipodromun yapımı tamamlandıktan sonra İstanbul’daki ilk at yarışları 1911’de düzenlendi. Mütareke yıllarına kadar süren İstanbul At Yarışları, İstanbul’un işgaliyle kesintiye uğradı. Bu arada 1925’te Sipahi Ocağı’nın girişimiyle Veliefendi Hipodromu yeniden at yarışlarının hizmetine girdi. At meraklısı olan dönemin başbakanı İsmet Paşa (İnönü) konuya önemle eğildi bir “Türk Yarış İslah Encümeni” ortaya çıkarıldı. Atatürk de bu konuyu ciddi biçimde benimsedi. Bu dönemin atçıları arasında İsmet İnönü, Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak, Atıf Esenbel, Prens Halim, Evliyazade Sedat, Suphi Paşa, Ahmet Atman, Şekerci Ali Muhittin Hacıbekir, Akif Akson ve Sabri Tulça gibi tanınmış adlar görülür. Bu arada Atatürk’ün emir ve izniyle oluşturulan Türk derbisi “Gazi Koşusu”, 1927’de başlayarak at yarışlarına ayrı bir renk ve heyecan getirdi. Bu arada Türkiye’de haralarda yarış atı yetiştirilmesine de önem verildi. 1933’en başlayarak Karacabey Harasında yetişen atlar, başta Gazi Koşusu olmak üzere, yarışlarda birincilikler kazanmaya başladı.

Demokrat Parti döneminde Cemiyetler Kanunu’na uygun olarak kurulan ve tescil ettirilen “Türkiye Jokey Kulübü” kuruldu. 1954’te çıkarılan bir yasayla, Türkiye’de at yarışları düzenleme hakkı, Tarım Bakanlığı’nca verilen yetkiyle Türkiye Jokey Kulübü’ne geçti. O tarihten bu yana Türkiye’de at yarışları İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa’daki hipodromlarda düzenlenir. Gazi Koşusu, Cumhurbaşkanlığı Koşusu, Başbakanlık Koşusu, İnönü Koşusu, Çaldıran Koşusu, Karabekir Koşusu, Tarım Bakanlığı Koşusu, Türkiye Jokey Kulübü Koşusu, Türkiye’de koşulan önemli klasiklerdir.

At yarışlarının tarihçesi bu şekilde şimdi dönüp baktığımızda cumhuriyetten 2000li yıllara kadar yarış severler,bahis severler ve hayvan severler bu yarışlara bir nevi hobi veya eğlence olarak bakmaktaydı. 2003ten sonra işler yavaş yavaş değişmeye başladı Türkiye’de 5 şehirde olan hipodromlar sadece gündüz koşuları yapılıyordu fakat sonra Şanlıurfa,Diyarbakır,Elazığ hipodromları açılmıştır.Haftada 4 gün ve sadece gündüz düzenlenen at yarışları yeni gelişmeler ve yeni hipodromlarla 7 gün ve günde 2 farklı şehirdeki koşularla artırıldı. Bu dar gelirli insanların kolay ve hızlı para kazanma isteğini kabarttı ve bahis sever yerine kumarbazları kendisine çekti.Daha sonraları türkiyedeki yarışlar bile yetersiz gelmeye başladı akabinde de yurtdışı yarışları da dahil edildi ve günde 2 yarış Türkiye’de,gece yarışları da yurtdışında olmak üzere 3 farklı yarışlar oldu.Kaybedenler ertesi günü beklemeden aynı gün içerisinde kaybettiği parayı geri kazanma ümidiyle kumarın en dibine çekildiler.Para hırsı kolay para kazanma isteği sadece yarış severlerde yoktu at sahipleri de daha çok para kazanmak için her koşuda atını kazanması için starting box’a gönderiyorlardı.Kimi kazandı kimi kaybetti kimi kazanamayacağını anlayıp bıraktı kimiside son bir umut diyerek devam etti.2000lerden önce at yarışı oynayanlar gizli saklı yada kimseye söylemeden ya hipodromda yada köşe başı ganyan bayiilerinde oynuyorlardı oynayanlara da kumarbaz gözüyle bakılıyordu.Günümüzde ise bu durum çok farklı il ve ilçelerdeki ganyan bayiileri arttı hemen hemen herkes aleni şekilde oynamaya başladı kumar olarak bakılmıyor bile Sonuç mu ?

Her zaman kasa kazanır…

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close