İstanbul’da bir garip Orhan Veli’den, ipsizlerin kuytusuna.
Bizimkilerle çilingir sofrasını kurduk, konu döndü dolaştı İstanbul’da oturmaya geldi.
Arnavut, “Bizim bir tanıdık var, Yeşil pınar’ da Avrupa konutlarında oturuyor, evden, işe gidip geliyorlar berberleri orada, alışverişi orada yapıyorlar, çocuklar orada mutlu mesut yaşıyormuş.” diye anlattı, dayanamadım yazmaya koyuldum.
Benim bildiğim İstanbul, sınırlara, mekânlara insanlara mednun bir şehir miydi? İstanbul, İstanbul olalı böyle zulüm görmedi demek geçiyor içimden. Emel’in şarkısında anlattığı, semt, semt saydığı İstanbul nerede?
Hisar, Kuruçeşme, Arnavutköy, Aşiyan, kız sen İstanbul’un neresindensin denilen İstanbul nerde?
Tüm renkler kirlendi ve önceliği beyaza verdiler satıları gibi, herşey kirlendi ve önceliği İstanbul’a verdiler. Yıllar önce Zeki-Metin Beyoğlu-Beyoğlu tiyatrosunda o coğrafyanın değişimini anlatmıştı. Ancak 1980’lerde değişim sadece Beyoğlu iken, 2000’lerde tüm yurt sathına yayıldı ve İstanbul, İstanbul olmaktan çıktı.
Ben sur içinde büyüdüm sayılır. (sayılır) Bu coğrafyayı diğerlerinden ayıran yegâne husus gayrimüslimlerle aynı ekmeği paylaşmamızdır belki de. İstanbul, 1960-1970’lerde 2 milyon nüfusa sahipken bizlere anlatılan hikâyeleri yaşamaya, o coğrafyayı gezmeyi seviyor ve özlüyorum
İstanbul girişi Topkapı’da olduğu zamanlarda, Pera – Beyoğlu kadın ve erkeklerin sokaklarında gezerken giysilerine dikkat ettikleri bir semt olarak anlatılır,
Samatya, Balat, Fener; Gayrimüslimlerin yaşadığı ve eğlendikleri,
Feriköy, Kurtuluş, Bomonti gayrimüslimlerden kültürü devralan halkın, hayat kültürünü devraldığı ve onlar ile birlikte yaşadığı semtler.
Benim çocukluğumda bile, sokaklarda özgürce koştuğumuz, futbol topuna ayakkabının burnu ile vurduğumuz, Sarıyer’e su almaya gittiğimiz İstanbul. Adalar’da yüzdüğüm, çocukluğumu geçirdiğim İstanbul.
Orhan Veli’nin şiirlerinde anlattığı İstanbul..
İstanbul denilince insanların aklına sadece camiler geliyorsa, kültürü anlaşılmıyorsa,
Artık yok demek ki.
Arnavut’un anlattığı hikâyede bile artık Yeşilpınar bilmem ne semti makbulse sikmişim böyle İstanbul’u
Ben duyduğum, gördüğüm, hissettiğim dünyanın merkezi olan yerde, İstanbul’da yaşamak, orada Katyam ile evlenmek ve çocuklarımızı dünyaya getirmek istiyorum.
Yoksa Moskova 5 saat ötede.