Yazar: 20:56 Genel Kafalar

Güven

Kediniz sizi neden sever? Benim kadına benzeterek sahibini seçer dediğim, bağımsızlık timsali kedi neden bir insana kendisini bağlar ki? Gün gelir sahibine o kadar bağlanır ki, sırtüstü yatar “göbeğini yani en korumasız yeri”  ve kendisini size oradan sevdirir. Bunun sebebi sahibinin ona yemek vermesi mi? Bakması ya da onu sevmesi mi?

Yoksa güven mi? Güven o kadar zor bir duygudur ki çok ama çok zor kazanılır ve bozuk para gibi harcanır. Dağları, tepeleri aşıp gelen Mecnun gibi yerle yeksan olan Leylanın aşkına benzer bazen. Kediler, sahiplerini seçerken de güvende olduklarını hissettikleri yeri seçer. O yüzden kaldıkları, benimsedikleri alanlara işeyerek, kokularıyla iz bırakılar.

Hayatımıza aldığımız insanları biz seçeriz. Onları elbette koklayarak bunu yapmayız. Zaman içerisinde huylarını, duygularını, doğrularını – yanlışlarını görerek karar veririz hayatımızdaki yerlerine. Zaman zaman karşımızdaki kişi için yanlış karar verdiğimizi düşünsek de aklımızın ya da kalbimizin verdiği kararlar doğrultunda ilerleriz.

Dostlarımızı kırabilme hakkımız vardır. Ancak güvenlerini kırdığımızda bazen uzun süreler onlardaki izlerimizi silmek zorunda kalırız. Bazen bir hastalık ya da ölümle birlikte ansızın çıkagelirler ve tekrar ellerini uzatırlar. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. İşte dostluk böyle bir şeydir.

Sayılı dostlarımdan biri gündelik yaşamda karşılaştığım zorluklardan bahsedince “Sıkılanacak bir süreç tabi. Ama bizim ağlama hakkımız var ama zırlama hakkımız olmamalı.” dedi. Onların yanındaki kedi misali “Ağlamam, mızıldarım, düştüğüm yerden de sız kaldırır tekrar devam ettirirsiniz” diyebildim. Aynen güven testinde yaptıkları, eşin sırt üstü yere yatmasını ve arkasında onu tutacağını söyleyen çiftlerin yaptıkları gibi.

Hayatımıza giren insanları belirli ölçülere göre sınıflandırırız sadece. Yıllar önce Hıncal bu konuda bir yazı yazmıştı. Arkadaş – Dost – Sevgili kavramlarını anlatan. Hala severim…

“…Yapacak bir şey bulamadınız. Vaktiniz bomboş. Telefon defterine bakıp birini arıyorsanız, bilin ki o arkadaştır..

    Kendinizi yalnız, çaresiz hissediyorsunuz. Sıkıntıdasınız. Başınız dertte. Maddi olmasa bile manevi bir desteğe ihtiyacınız var. Her neyse. Özeti başınızı yaslayacak bir omuz arıyorsunuz.. O zaman ararsanız.. Onun adı, dosttur.

    İki eliniz kanda. Vaktiniz hem de nasıl dolu. İşler, toplantılar, randevular, seyahatler, okul, berber, kuaför, terziler, daha aklınıza ne gelirse. Kendinize ayıracak zamanınız yok. İmkânsız. Bir saniye bile bulmanız mümkün değil. Eğer birisi için imkânsızı aşıyorsanız, eğer birisi için olmayan zamanı yaratıyor ve ona koşuyorsanız, kıymetini bilin. O en güzelidir, o en harikasıdır. O muhteşemdir.
O sevgilidir.” …

    İnsanoğlu kedi misali. Güvende olduğu yerde her daim olmak ister. Pati de atsa, dişleri ile ısırsa da sevdiğiniz ve güvendiğiniz kişinin omzunda uyumak istersiniz. Umarım…

 https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2004/06/13/arkadas_dost_sevgili2

 

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close