Yazar: 14:01 Genel Kafalar

İçimizdeki İrlandalılar

Çetin Altan’ın yazılarının sonu genellikle “Enseyi karartmayalım” diye biterdi. Yaşasaydı halen bu şekilde düşünür müydü bilemem ama benim fikirler kararmaktan yandı, bitti kül oldu….

Yarın seçim olsa hangi parti kazanır, gene bunlar mı kazanacak yoksa bizim partiler mi iktidara gelecek diye konuşup duruyoruz. At yarışı misali hangi parti kazanır diye bahis oynuyoruz da, asıl olan halkın hangi istikamette gittiği, bundan sonra hangi dünyada yer alacağımız değil mi?

İki bin iki yılından itibaren, “Milli görüş gömleğini değiştirdiğini” söyleyerek hayatımıza giren, kendi hayat görüşleri üzere; “Dindar ve kindar” nesil hedefi kuranlar emellerine nail olmuş gözüküyor. Yetiştirmek istedikleri nesil Pandora’ nın kutusunu açamamış olacak ki şarktan milyonlarca insanı koşulsuz şartsız, belki de sadece yeşil kâğıt parçaları için, vatanımıza doldurarak ülke sathının tamamını lazımlığa dönüştürmekten geri durmadılar.

Temmuz 2022 araştırmasına göre (Resmi rakamlara göre) Kilis’in %40’ı, Hatay’ın %20’si Suriyelilerden oluşuyor. Gayri resmi rakamlarda ise bu oranlar en az iki kat daha yüksek gözüküyor. Bunun ne demek olduğunu anlamayanlara Hatay’ın 1939 yılında yaptığı seçim ile Türkiye’ye nasıl katıldığını tekrar hatırlatmakta fayda var. (Açıklama yazının sonunda*)

Bir zamanlar Avrupa’ya yüzü dönük ülkemiz artık üçüncü dünya ülkeleri içerisinde yer almaktan büyük bir gurur duyuyor. O kadar ki “Avrupa sen bizi almazsan alma, biz zaten Şangay beşlisine gireceğiz” diyebilecek kadar şirazesinden de çıkmış bir yönetim anlayışına sahibiz. Bu batı hayranlığı ne zaman bitecek diyenler olabilir, onlara haklı ya da haksız demek yerine Rusya/Çin hapishanelerine düştüğünüzde hapisten çıkma oranınız ile Avrupa’da ki adalet anlayışının karşılaştırmalarına bakmalarını tavsiye ederim.

Eğitim-Sen 2022 YKS sonuç raporunda ; “Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, YKS’ deki başarısızlık tablosunun bu yıl da devam ettiği görülmektedir. 2022 YKS sonuçlarının en dikkat çekici yönü sorulara verilen doğru yanıtların ortalamasının çok düşük kalmasıdır. Türkçe 40 soruda 19,358 ortalama; sosyal bilimler 20 soruda 8,653 ortalama; temel matematik 40 soruda 8,170 ortalama; fen bilimleri 20 soruda 3,937 ortalama YKS’ deki içler acısı durumu bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır, bilgisi mevcuttur.

Tarihteki birçok devlet bilim ve teknolojik devrimleri yapamadığı, diğer devletlerin ilerlemesine ayak uyduramadığı için tarih sahnesinden inmişti. Bunun en güzel örneğini “Osmanlı torunlarıyız” diyen iktidar ve vükelasının bilmesi gerekirken aynı hataları tekrarlamaktan geri durmuyorlar. Okuduğu metni anlamayan, fizik-kimya-matematik-geometri bilmeyen toplumlar sürekli olarak bir grup azınlığa gıpta ile bakarak, onların neden ülkeden kaçtığını ve vatan haini olup olmadıkların tartışıyor. Ama asıl sorulması gereken neden okumadıkları ve vatanları için neden bir şey yapmadıkları değil midir? Okuduğu, başka bir yerde değerli olduğunun hissettirildiği bir insanın gitmesinden ziyade kendisinin neden bu kadar cahil olduğunun ve cehaletin neden bu kadar değerli bir hale geldiğinin tartışılması, onların eğitilmesinin zorunluluğu değil mi?

Toplum her gün cehalet ile taş devrine geri dönüyor, ülkedeki kurumlardan hiçbirinde liyakat kalmadı, her geçen gün bir kurumdan irin akmasın vb…

Yarın seçim olduğunda iktidar partisi sadece ve sadece ekonomik nedenlerle iktidarı kaybedebilir. Zira halk, onların yaptıklarını beğeniyor, onaylıyor ve sadece ekonomik olarak darboğazda olduğumuzu düşünüyor. Bir kısmı da bunu “Dış güçler” e bağlıyor. Hepsi bu.

Bu nedenle bizim yeni bir iktidardan ziyade, toplumu tekrar nasıl geliştirebileceğimizi düşünmemiz gerek.

Platon, Devlet kitabında ; “devlet yapıları, vatandaşların karakterlerinden değil de kayalıklardan ya da meşhur meşe ağaçlarından kaynaklanacak değildir herhalde, değil mi? vatandaşların karakterleri, ağırlıklarıyla ve önemleriyle başka şeyleri peşinden sürükler.”  demektedir.

O zaman “her millet layık olduğu şekilde yönetilir” diyerek son bir soru ile bitirelim.

“İçimizdeki İrlandalılar” artık içimizden çıkarak tüm benliğimizi ele mi geçirdi?

1936 yılında Suriye’ye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriye’den çekilirken, Sancak üzerindeki yetkilerini Suriye’ye terk etmekteydi. Türk Hükümeti durumu kabul etmedi. Cenevre’deki Milletler Cemiyeti toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince, 9 Ekim 1936’da Fransa’ya resmî bir nota vererek, Suriye’ye yapıldığı gibi, İskenderun Sancağı’na da bağımsızlık verilmesini istedi.[6] Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açış konuşmasında: “… Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun — Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler” diyordu.[7] Fransız Büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise: “Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” demiştir.[8] 27 Ocak 1937’de Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay’ın bağımsızlığını kabul etmiş, ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar vermiştir.[9] Atatürk’ün Hatay’ı silah zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatay’da tarafsız bir seçim kabul edilerek, bunun için de bir kısım asker gücünün Hatay’a girmesine karar verildi. Kurmay Albay, Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri, Hatay’a girdi. 359 Sancağa giren ilk Türk birliğinin alay kumandanı Şükrü Kanatlı halka yaptığı konuşmada “Atatürk’ün, Ordunun, anayurdun Hataylılara selamını getirdim” diyerek seslenmiştir. 360 Türk askeri Hatay halkı tarafından büyük sevinçle karşılanmıştır ve Hatay’da “yaşa Atatürk” diyerek tezahüratlar yapılmıştır. 13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve meclisin çoğunluğunda Türkler yer aldı. Böylece bağımsız Hatay Cumhuriyeti, 2 Eylül 1938’de kuruldu. Bu Cumhuriyet ise, 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katılma kararını aldı.[10]

https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Hatay_Sorunu

https://bianet.org/bianet/toplum/264637-egitim-sen-den-yks-sonuclari-degerlendirmesi-egitimdeki-kotu-tablonun-gostergesi

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close