Öyle bir gün geliyor ki insan bütün geçmişiyle vedalaşmak istiyor.. Sıfırdan başlamak! En baştan değil, kaldığı yerden ama yeniden.. Bütün tecrübeleriyle; kazandıklarıyla, kaybettikleriyle, vazgeçtikleriyle… Peşinden koştuğu ne varsa hepsini bırakıp yeniden başlamak…
Hatta bir süre sonra ihtiyaç haline geliyor yeniden başlamak.. Geçmişini sevmediği için değil, yorulduğu için.. Olanlardan, insanlardan, belki eğlenmekten bile..
İnsan köşesine çekilip kendi hayatının sınırlarını kendi koymak istiyor.. Tüm masayı dağıtıp yeniden dizmek gibi.. Tüm kitapları yakıp baştan okumak gibi.. Sadece hala olmasını istediklerini, iyi gelenleri tutup geriye kalan her şeyi yok etmek..
Nasılsa hayatın her döneminde canımızı yakacak, öğrenmemizi sağlayacak kişiler/olaylar olmayacak mı; neden geçmişi de sürüklüyoruz peşimizden! Eskisi kadar can yakmasa da neden o taş orada duruyor, neden çekmiyoruz yolumuzdan!
Çekmek lazım, gerekirse tek tek ya da tek seferde yolumuzdan çekmek lazım. Öyle başka bir şehire gittin her şey değişti gibi değil, kafanın içinde o temizliği yapmak lazım.. O yolculuğu kafanın içinde yapıp eski yolları gerekirse yakmak lazım.. Kalması gereken izlerin kalıp geriye kalan her şeyin kül olması lazım. Akıl sağlığımız için lazım!
Yoksa delirmek işten bile değil. Delirmeye henüz başlamışken, hala farkedebilirken derhal çözmek lazım…
Delilik güzel filan diyorlar, değil efendim değil! Külliyen yalan! İstiyorlar ki; herkes vazgeçmiş olsun ki arada belli olmasınlar.. Kuyruğu kopan tilki gibi; her tilkinin kuyruğu koparsa normalleşir diye yapıyorlar..
Delirip faydasını görmüş kim var bu hayatta! Ne dehaları harcamış bu Dünya bizi mi harcayamayacak! Aklı başında olmak lazım!