Yazar: 22:27 Genel Kafalar

Dokuz Sıfır Beş..

Kasım ayının onunda radyodan duyulan “Dokuzu beş geçe Türk Milletinin kurtarıcısı eşsiz kahraman Atatürk hayata gözlerini yumdu.” bildirisinden sonra toplum Atatürk’ün vefat ettiği haberini alır. Birçok devlet adamının, siyasetçinin, devrimcinin vefatını izledim, ya da okudum. Ancak Onun vefatından sonra yapılan “O gün yağmur yağmadı ama tüm Türkiye ıslandı.” benzetmesini hak eden başka bir lidere rastlayamadım. Ertesi gün çekilen tüm fotoğraf ve videoda, kortejin peşi sıra gözü yaşlı insanların kilometrelerce peşi sıra onu takibi bunun en güzel tezahürüdür, şimdi “olmasaydı da olurduk” diyen ahmaklara inat.

Ya da şöyle sormak gerek. Sadece sevdiğiniz birisi artık yok diye canınıza kıyabilir, çocuğunuzu yetim, eşinizi dul bırakmayı göze alabilir misiniz? Atanın vefat haberini aldıktan sonra yaveri Salih Bozok koşar adım Dolmabahçe’de bir alt kata iner ve odanın kapısını kilitleyerek göğsüne silahını dayayarak ateş eder. Şans eseri kurtulduktan sonra soranlara “Başkomutan yaversiz gidemez” diyecektir. Ne kendisini ne de ailesini düşünerek. Bunun başka bir örneğini gördük mü?

Büyük taarruz sırasında, Yunan komutan Yeoryos Hacıanestis gibi İzmir’de bir yatın içerisinde savaşı komuta etmiyordu. Cephenin en ön sathında, kendisi ve maiyeti ile birlikte cepheyi izleyerek savaşa yön veriyordu her zaman yaptığı gibi. Trikopis esir olup Ata’nın huzuruna geldiğinde “Başkomutan siz misiniz?” diye sorar ve evet cevabını duyduktan sonra “Şimdi anlıyorum, biz niye kaybettik.” diye cevap verir.

Toplumun çok büyük bir kesimini kendinden sonra yetim kalmış hissi yaratan Adam, sadece ve sadece elli yedi yıl bu topraklarda vücut buldu. Bu kadar kısa ömrü boyunca tebaa olan bir toplumu efendi olduğuna ikna etmeye çalıştı. Hem de onlara inat.

Cumhuriyet fikrini ilk kez 1908’de arkadaşlarına açtığında bu herkes için sadece güzel bir hülyaydı. Şartları olgunlaştırıp “Yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz.” dediğinde üzerinden on beş yıl geçmiş ve halen hiç kimse bu fikri tahayyül bile edemiyordu.

Vefatından sonra lehte ve aleyhte birçok yazı yazıldı. Her ne kadar yaptıkları silinmeye ve unutturulmaya çalışılsa da seksen üç yıl sonra 09:05’de halen ellerimiz yanı başımızda, gözlerimiz nemli O’nu yâd ediyoruz.

Sirozdan, böbreklerinden ya da başka bir hastalıktan vefat etmiş olabilir. Kendisine baksaydı, daha az rakı ve sigara içseydi diyebiliriz. Ancak O “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur.” şiarıyla kendisinden sonra bizlerin nasıl davranması gerektiğini göstermiş, anlatmıştır.

Büyük ATA. Mekânın cennet olsun. Işıklar içinde uyu.

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close