Yazar: 20:24 Genel Kafalar

Hamsi

— Karpuzcu, karpuzcu, buraya gel!. diye seslense dünyalar Orhan’ın olacaktı. Orhan o hayali paranın karpuzcu Tahsin’in cebine gireceğine inanacak, kendi avuçlarının haline baktıkça Tahsin’in kazandığı her kuruş için ayrı bir sevinç duyacaktı. Ne çare… Köybaşı’ na geldiğimizde benim de sesim kısılmıştı. Ama tek bir pencereden tek bir baş uzanmadı. Karpuzcu Tahsin Boyacıköy’ den Yeniköy’e kadar on para bile kazanamamıştı.

Bir Roman Kahramanı Orhan VELİ kitabında Haluk Oral, Adnan Veli’nin, kardeşi Orhan Veli ile 1930’lu yıllarda yaşadığı anılarından kaynakla bu satırları yazar. 15-16 yaşındaki 2 çocuk İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna vapurla gidip, sandalla dönmeye çalışabiliyordu İstanbul’da. Zira İstanbul o zamanlar korkulacak bir yer değildi.

12 Aralık 1952 yılında çıkan bir habere göre, “Son günlerde İstanbul gene bir balık akını yaşıyor. Şehrin dört bir tarafındaki balık pazarlarına tonlarca uskumru balığı geldi. Olağanüstü bolluğu nedeniyle kilosunun fiyatı 50 kuruşa kadar düşen uskumrudan komşumuz Yunan ve Bulgar balıkçı gemilerinin de külliyetli miktarda satın aldığı bildiriliyor.”

12 Aralık 1953 tarihli başka bir haberde, İstanbul’da 3 günde 500 ton uskumru, 1.000 ton hamsi avlandı. Haberde “Ayın 10’unda uskumrunun kilosu 50, hamsinin de 5 kuruştan satıldı, bazı yerlerde de halka bedava dağıtıldı.” yazıyor.

1 Ocak 1956 tarihli gazete haberinde ise İstanbul’da son bir ay içinde yaklaşık 4 bin ton torik tutulduğu bildiriliyor. Hatta tutulan balıkların bir kısmı yoksul halka bedava olarak dağıtılmış.

O dönemlerde İstanbul’da tutulan balıklar; Kılıçbalığı, orkinos, palamut, uskumru, kolyoz, lüfer, istavrit, dülger, hamsi, sardalye; yerli balıklardan kırlangıç, iskorpit, lipsos, hani, barbunya, tekir, karagöz, sarıgöz, mezgit, gelincik; gezici ve uğrayıcı balıklardan ise levrek, izmarit, istrongiloz, kupes, mercan, kayabalığı, gümüş, zargana, kalkan, pisi, dilbalığı, vatoz, köpekbalığı olarak belirtilmiş

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkemiz var. Bunlara yetmezmiş gibi bir de iç denizi mevcut. 2021 Türkiye’sinde hamsinin kilosu 50 ile 100 TL arasında değişiyor. Hamsi dedim evet yanlış bir balık anlamayın. Kediye versen burun kıvırır gene mi bu diye. Suratına bakmazsın, balık yerine konmaz, dört kişilik bir ailede bir kilo ile doyulmaz. 1950′ ler de bolluğundan dolayı halka bedava dağıtılan bir balık türü. Rakı na-mevcut kıçı kırık bir hamsi yemeğinin akşam maliyeti 200-250 TL.

Yukarıda otuz üç farklı balık türü saydım. Bunların %90 ını duymayan, görmeyen insanlar mevcuttur. Zira bunların büyük bir kısmının soyunu tüketene kadar uğraştığımız için ismini dahi bilmeyenlerin olmasını da garip saymamak gerek.

Palamuttan mı yoksa torikten mi lakerda daha güzeldir diye tartışılır son dönemlerde. Yukarıda bahsettiğim dönemde sorgusuz sualsiz torikten yapılırdı zaten lakerda. Balıkpazarı Reşat’dan alınan lakerdanın palamut olacağı aklının ucuna bile gelmezdi

Pandemi döneminin başında bir arkadaşımla Karaköy iskelesinin oradan denizi seyrettiğimizde yunusları gördük hayretle. Uzun zamandır Marmara’da adalar haricinde yunus görmediğim için şaşkınlıktan heyecanlandım. Ama tekrar mutlu ve huzurlu günlerimize döndüğümüz için ne yunus kaldı ne de balina.

Eski Türkiye dedikleri yer böyleydi. Ucuz ve bol yemeğin olduğu, bereketli ve çalışkan insanların yaşadığı, kanaatkâr ve lezzetine düşkün. Şimdi kala kala Hamsi kaldı. Her şey bedava ama hamsi 50 TL

http://selimsomcag.org/selimsomcag/makaleler/istanbulda-baliklar-dunden-bugune-istanbul-ansiklopedisi-cilt-2-1994/68

https://www.ekopara.com/haber/1950-lerde-balik-o-kadar-fazlaydi-ki-bedava-dagitiliyordu

https://www.birartibir.org/ekoloji/502-kayip-baliklar-atlasi

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/9498/sevgili-lakerda

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close