Yazar: 11:54 Genel Kafalar

Kum Saati

Zaman işliyor; tik tak tik tak…
İlaç olduğu kadar zehir, zehir olduğu kadar ilaç..
Bir dönem geliyor, zaman geçtikçe iyileşiyor insan. Yürüdüğü yolda öğrendikleri iyileştiriyor yaralarını, eksik yanlarını tamamlıyor, yanlışlarını düzeltiyor.. Bazen de zaman geçtikçe derinleşiyor içindeki kuyular, özlemi artıyor, boşlukları büyüyor… Çoğu zamansa aynı anda oluyor tüm bu olanlar. Bir tarafı iyileşirken diğer yanı kırılıyor. Ne demiş şair: … Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe …
Zaten her şey aynı anda güzel olmaz ki! Sanki gizli bir anlaşma yapmış gibi bir şeyler düzelirken bir şeyler bozulur hep! Her şeyin aynı anda kötü gittiği görülmüştür de aynı anda iyi olduğu görülmemiştir hiç. Ya da bu bir yanılsamadır belki, en azından benim gibi melankoliye hep göz kırpan insanlar için. Sorun yokken bile, bunun mümkün olmadığına inanan iflah olmaz şüpheciler!
Hem zamanın geçmesinden şikayet edip hem de zaman geçsin isteyenler!
Hayatı kaçırmaktan dem vurup, saatleri/günleri sayanlar!
Bir şey nasıl hem zehir hem panzehir olabiliyor? Neden hep ilaç zehrin kendisindedir? Neden zaman geçerken hem yaralayıp hem iyileştirir? İnsan neden zaman geçsin ister? Ya da neden bazen zaman dursun isteriz?
Kum saatinde düşen her bir kum tanesi, tokmaklı bir saatin her vuruşu, guguklu saatin her uyarısında bu vakte ne sığdırdım diye sormaktan kendimi alıkoyamıyorum. Hepimiz güzel günleri bekliyorsak şayet, geçen vakitlere güzel olan neyi sığdırdığımızın hesabını kime veriyoruz? Ya da hiç dönüp bakıyor muyuz? Bir şeylerin peşinde koşarken farkında mıyız; zaman işliyor!
Tik tak tik tak…

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close