Bizim halkımız öküz. Bunlara her şey müstahak. İnsan biraz kendi iradesi ile bir şey yapar. Neden sürekli sopa ile dürtülmek zorundayız. Bunlar yüzünden bizde arada kaynıyoruz…
Birçok insandan benzer serzenişler duydum. Bunların büyük bir çoğunluğuna bende katıldığımı itiraf ediyorum. Lakin bu sefer tek suçlu halk değil. Hatta bu sefer hafifletici sebepleri bile olabilir.
Devlet kavramı Platon’da ; “birlikte yaşama zorunluluğundan doğan”, Aristoteles’te ; “doğal bir oluşum”, Ancillon’da dil, gibi iletişim ve toplumsallıktan doğan, Hobbes’da herkesin herkese karşı savaşını sona erdirmek için ortaya çıkan, Rousseau, Hobbes ve Locke‘da toplum sözleşmesinin sonucu, Fichte’de saf insan amacının yüce aracı, Schelling’de mutlak olan, Hegel’de tözel irade olarak ahlaksal tin, Cicero’da hukukun sonucu olarak betimlenir. (wikipedia – devlet)
Osmanlı toplumunun birçok hususunu beğenmeyebiliriz. Ancak devlet kavramına büyük bir önem verirlerdi. Osmanlı’da Reaya karşı (“sığır, koyun sürüsü” anlamına gelen raiyye/raiyyet kelimesinin çoğuludur.- Osmanlı da vergi mükellefi halkı ifade eden bir terim) padişahın görevi “Tanrı’nın emaneti olan reayaya zulmedilmemesini” sağlamaktı.
Her ne kadar tebaasını sığır kendisini de onun çobanı olarak gören bir padişahtan ne bekleyebilirsin dense de uzun süre eşitlilik ilkesi ile ilerledikleri aşikârdır. Lakin bizde her zaman dilediğimiz ülkünün kötü tarafını almak hastalığı olduğundan, Neo-Osmanlı’lar eskinin kötü taraflarını almış ve tekrar Osmanlı’yı yaşatmaya çalışmışlardır. Reaya artık tamamen koyun sürüsü haline gelmiş, ülkenin başkanı “Benim Ülkem” lafını söylemekten imtina etmemiş hale gelmiş olabilir.
Enverland’ in halinden hicap duymayanlar Tayyiplend ‘den de utanmayacaklardır. Lakin böyle yönetimlerde “Devlet” kavramı da ortadan kalkmaktadır. Devlet denilen kurum, tüm bürokrasi, kurumlar, dernekler, özel-tüzel kişiler ile birlikte var olabilmektedir. Tek adam rejimlerinde bu sistemler doğru bir şekilde işlememektedir.
Binlerce belki de on binlerce insan AKP’nin genel kurullarında çalıştı. Orada mitinglere katıldılar. Virüs onlara bulaşmadı mı? Asıl soru ve cevabı bu değil. İnsanlar bu kadar kalabalığı bir arada gördüğünde ve kendisine evde oturması tavsiye ile ya da zorla yaptırılıyorsa ne hisseder? Ondan ne yapmasını bekleriz. Koşulsuz şartsız devlete biat mı? Hadi ordan. Sonra bu insanlar zincirini kopartmış gibi neden sokaklarda. İmam – Cemaat.?
Zat-ı muhterem büyük bir keyifle; Biz iş yerlerini hiçbir şekilde kapatmadık diye defaatle beyanat verdi. Buralarda çalışan insanlar nasıl ve ne şekilde ulaşım yapıyorlar bunun farkında mı? İBB’nin web sitesinde verilen habere göre ; “Ocak ayında, toplu taşımada 78 milyon 604 bin 985 yolculuk gerçekleşirken Şubat ayında, yüzde 8.4’lük artış ile 85 milyon 173 bin 904’e çıktı. Şubat ayında günlük ortalama yolculuk sayısı ise 3 milyon 41 bin 925’e ulaştı.”
Günlük 3 milyon yolculuk. Bugün bir kanalda hocalardan birisi mutand virüs ile birlikte 1/20 kişi korona bulaştırıyor dedi. Buna göre sadece İstanbul’da günde 150,000 kişi sadece yolculuk esnasında hasta olabilir. Bunu öngörmek bu kadar zor mu?
Ya da sokaklara çıkmasın, parkta gördüğümüzde “Neden evinde değilsin” dediğimiz köşe bucak saklanarak gezen yaşlılar. Güya bu adamların hepsi aşılandı. Ama halen evden çıkmaları yasak. Neden? Evlerinde zombiler gibi yaşamaları, psikopat olmaları mı bekleniyor. Yeni bir devlet politikası daha mı?
Dün twitter’da 2 ilan gördüm. Uçak biletleriniz, otel rezervasyonlarınız, toplam 4 gün 4 yıldızlı otelde konaklamak ve bilmem ne aşılarınız özel drlar eşliğinde … euro. Tebrikler. Gerçekten müteşebbis bir kafa. Devlet nerde devlet? Böyle aptalca birşeye nasıl izin verir??
Eskiden devlette bir gelenek, adap, kültür, devlet ağırlığı vardı. Ya da ben öyle hatırlıyorum. Sağlık Bakanı 5 kez aşının geleceği tarihi değiştirdi. Aralık’ da başlanacaktı. Ocak oldu ancak geldi. Mayıs gibi toplumun %60’ı aşılanacaktı. En erken Eylül demeye başladılar. Bir ara çıktı CEHAPE Gn. Başkanı ortalıkta aşı için konuşuyor. Bunlar gizli şeylerdir. Sorusu varsa bana sorsun dedi. 3 gün sonra aşılar CEHAPE yüzünden gelmedi derse ona da şaşırmam. Böyle adamların yönettiği devletten, aşıyı beklemek en hafifinden enayilik olur.
96 yada 97 yılında Erbakan Libya’ya ziyarete gitmiş ve Kaddafi, Erbakan’ı çölün ortasında çadırda ağırlamıştı. Orada olmayacak laflar sarf etmişti. Bundan bir tek Erbakan rahatsız olmadı. O’nun haricinde herkes bu Türkiye Cumhuriyeti Devletine yapılmış ağır bir hakarettir dendi. Tayyipgiller her ne kadar üzerimizdeki deriyi çıkarttık attık dese de demek ki kenarından köşesinden de olsa hocalarının izinde ilerliyorlar.
Ne demişler devlet başa kuzgun leşe. Böyle başa böyle halk.
Son söz; Her halk kendine layık olduğu şekilde idare edilir…
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/37725
https://tr.wikipedia.org/wiki/Devlet
https://islamansiklopedisi.org.tr/reaya
