İçimde bir kaç göçebe vuku bulmuş,
Karanlıktan kaçarcasına,
Kafayı sıyırdık, içimdeki şeytanlarla,
Yarın ne gün olur ki,
Yine yaldızlı göğe kafamızı kaldırmaya ,
Yüzümüz olsa da,
Halimiz olur mu,
En masum günlerimiz çocuklukta mıdır?
Yoksa onu özlediğimiz çaresiz anlarda mı?
Yalpalayarak attığımız bir kaç adım mı,
Taşır bizi bu yolun sonuna,
Yoksa koşturduğumuz dik yokuşlar mı?
İçimde bir buz mudur nedir bilmem,
Eriyor sıcağa karşı dayanarak.
Eriniyor artık şeklini korumaya.
Bu diyarda tek lanetli biz miyiz,
Kurumuş bu toprağımda,
Bir çiçeğimi değil, ormanlar yeşertsen,
Yaşanmaz daha.
Anlardır bize yerleri bağışlayan.
Bazen sımsıcak öfkesine kucak açtığımız bu hayat.
Doyumsuz içimizdeki kölelik.
İnatla doldurur ciğerimi bu acı nefesle,
Keskin soğuklara girmiş gibi kanırtır.
Fakat içimde yerini tarif edemediğim yerleri.
Benliğimiz bazen bir alevdir,
Bazen avare olur, anlayamayız.
Taşlanır her bir söz ve düşünüş,
Zihnimin karanlık nezdinde.
Kendimize ait koruyamadığımız birkaç söz.
Sabredersek geçer mi yine kara kış?
Yoksa bu delirmeleri yeşerten midir
İçimizde ki şeytanlar.
Kindar dertlerimiz var,
Kendimize ait.
Hiç hesap sorma kendine,
Doğmadan öleceğiz belki bunları bile bile.
Katiyyen geçme o yollardan diye öğretilir belki.
Belki herkesin kendi düşüşlerine fırsat atfedilmesi gerekir yaşarken ki.
Bir kaç öğreti, biraz acı kalmalı yaşarken,
Senin ve benim elimde…
ŞEYTANLAR
Visited 1 times, 1 visit(s) today